20 Aralık 2013 Cuma

İnterrail Çanları Çalıyor

Evet sevgili dostlarım İnterrail için yola çıkacağımız gün geldi çattı. İçimde bir hayalimi daha gerçekleştirmenin mutluluğu, neler yaşayacağız neler deneyimleyeceğizin heyecanı ve kötü birşey gelir mi acaba başımıza sorusunun endişesi var.

6 saat sonra 15 gün geri dönmemek üzere yurdumda ayrılacağım ama hala valizim hazır değil. Ne alsam, kaç adet alsam, acaba neye ihtiyacım olur soruları eşliğinde hazırlamaya çalışıyorum. 

15 gün boyunca yeni birşey paylaşamayacağım sizlerle ama döndüğümde yaşadığım maceranın en önemli kısımlarını sizlerle paylaşacağım.

Şimdi bana şans dileyim ve herşeyin yolunda olması için dua edin. 

Sağlıcakla ve sevgiyle kalın.

Şimdiden herkese Mutlu Yıllar! (Planlarda bir aksilik olmazsa yeni yılı Florensa'da karşılacağız. :)




17 Aralık 2013 Salı

"Zámek Náměšť na Hané" Christmas Gezisi

Bir önceki belirttiğin gibi ben bu gezinin yalnızca mini mini 2.sınıflar ile yapılacağını sanıyordum ama değilmiş. Geziye 1. ve 3. sınıf öğrencileri de dahilmiş. Saat 08:00de okula geldiğimde öğrencilerin beklemede olduklarını gördüm. Beni gören mini mini öğrenciler bana doğru koşarak sarılıyor, elimi tutuyorlardı. Toplamda yaklaşık 50 öğrenci, bu üç sınıfın öğretmenleri ve ben doluştuk otobüse, koyulduk yola. 

Bu geziyi benim için ilginç kılan en önemli nokta ise öğrenciler ve hatta 3 öğretmenin de hiçbirinin İngilizce bilmiyor oluşuydu. Yani gezi boyunca kalenin içinde yapılacak etkinliklerin ne ile olacağını kimse bana kısa çevirilerle aktaramayacak, kimse bana birşey soramayacaktı. Otobüste kaleye doğru yol alırken aklımda "Başka Dilde Aşk" filmi vardı. Bilirsiniz filmin sloganı "Hiç konuşmadan anlaşabilirmiyiz acaba?" idi. Ben de bu sloganı geçiriyordum aklımda. Hatta filmin adı benim için "Başka Dilde Öğretmenlik" olmuştu :) 

Kaleye gidebilmek için kısa bir mesafeyi yürümek lazımdı. Öğrenciler uzun bir kuyruk oluşturdu, aralara öğretmenler serpiştirildi, sıranın en arkasına da ben geçtim. Her iki elimde de birer mini mini 1. sınıf öğrencisi, sisin içinde kaleye doğru yürüdük.

Kale içindeki etkinliklerde de küçük öğrencilerim elimi kolumu kısacası beni bir an yalnız bırakmadılar. "Karşılıksız ve Saf Sevgi"ydi onlardan gelen. Kale içinde aldıkları hediyelikleri önce gelip bana gösterdiler, Çekçe anlamadığıma inanamayıp yılmadan usanmadan konuşmaya çalıştılar, çabaladılar. Workshop'ta hazırladıkları camdan melekleri bana göstermek için yarışa girdiler.

 12:00 gibi okula döndüğümüzde içimde garip bir mutluluk vardı. Sadece göz göze bakarak ve gülerek anlaştığım öğrencilerimdi bu mutluluğun sebebi. Ne diyebilirim ki... Bu asistanlık bir harika dostum :)

Ziyaret ettiğimiz kalenin resimlerini görmek isterseniz: http://zamek.namestnahane.cz/
                                                                                     (Site maalesef çekçe ve İngilizce seçeneği yok.)

15 Aralık 2013 Pazar

Yeni Yıl "Christmas" Hazırlıkları

Aralık ayı demek Christmas demek Avrupa'daki insanlar için. Biz nasıl Türkiye'de bayram öncesi hazırlık telaşını yaşıyorsak burada da insanlar yeni yıl öncesi benzer bir telaş yaşıyor.

Yılın en son ayı geldiğinde insanlar önce evlerini süslemeye başlıyor. Yalnızca çam ağacı süslemekle yetinmiyorlar. Evlerinin camları ve bahçeleri de bu güzel süslemelerden nasibini alıyorlar. Yolda yürürken evlerin camlarına veya bahçelere baktığınızda baktığınızda yeni yılın gelişini anlatan temaları içeren çeşitli süslemeler görebilirsiniz. Yalnızca evlerde değil küçük kasabamın sevimli caddelerinde ve merkezinde de Christmas atmosferini yansıtan süslemeler mevcut.

Christmas yaklaştıkça değişen güzelleşen yalnızca evler ve caddeler değil kanımca. İnsanlarda da güzel bir değişime tanık oluyorum. Herkes daha bir mutlu daha bir heyecanlı. Evlerinde toplanıp "Gingerbread" yani nam-ı değer "Zencefilli Kurabiye Adam" pişiriyorlar. Birbirlerine hediye almak için çekilişler çekiyor, hediye arama telaşına düşüyorlar. Marketlere gittiğinizde çeşit çeşit kaplama hediyelik kağıtları, hediye poşetlerini ve süslerini fark etmemeniz imkansız :)

Christmas hazırlığından bahsederken okullarda yapılan Christmas hazırlığından bahsetmemek olmaz elbette. Okullarda da aynı hummalı hazırlık devam ediyor. Sınıfların, okul camlarının süslenmesi için öğrencilerle birlikte çalışılınıyor. "Cooking" derslerinde kurabiyeler pişiriliyor. Okulun girişinde ise kocaman bir süslenmiş çam ağacı size hoşgeldin diyor. 

Bu kadar genel Christmas hazırlığı anlatımından sonra benim iki okulumda bu ay için yapılan birkaç özel etkinlikten bahsedeceğim sizlere.

Küçük okulumda mentorumun sınıfında küçük bir çam ağacında 24 adet küçük şekerleme var.. Çocukların isimleri deniz kabuğunun içerisinde yazılı. Kızların ve erkeklerin isimleri için iki ayrı kavanoz var. Bu etkinlikten haberim olmadığı için ağacın ve isimlerin hazırlanması kısmında maalesef rol alamadım. Ama 2 Aralık Pazartesi günü derse gittiğimde mentorum 1 Aralık yani ayın ilk günü için isim çekmemi istedi. İsmi çekilen çocuk gidip ağaçtan hangi günde adı çekildiyse o numaradan hediyesini alıyor ve afiyetle yiyor. :) Ayın 24'üne kadar bu şekilde devam edecek. Malum onlar için Christmas 24 Aralık.

Bir diğer etkinlik ise Christmas hazırlığı ile birleştirilen "Open Day". Bu etkinlik iki okulumda da yapıldı fakat yalnızca küçük okulda kanepe, muffin, kurabiye vs. satışı yaptık. 

Bu etkinlik için mentorum benden Türkiye'de yediğimiz kurabiyelerden yapmamı rica etti. Benim yaptıklarım satılmayacak fakat gelen velilere "Türkiye'den gelen asistanımızın ellerinden çıktı bu kurabiyeler" şeklinde bir açıklama ile ikram edilecekti. Eeee, kurabiyeler çocuklarımın ailelerine ikram edilecek olunca daha bir dikkatli bir şekilde hazırladım kurabiyeleri. "Tuzlu Kurabiye" ve "Hindistan Cevizli Kurabiye" olmak üzere iki çeşit yaptım.Kurabiyelerin yapım aşamasında öğrencilerim her an yanımdaydılar. Onlar da bu özel günde satılması için çeşitli kanepeler hazırladılar.



İşte sonuç :)



Bu günün amacı ise kasaba halkının gelip okulun imkanlarını görmesi, öğretmenlerle tanışmasıdır. Özellikle seneye okula başlayacak çocuğu olan veliler için çok önemli bir fırsat. Buradaki sistem Türkiye'deki gibi değil. Okuldaki öğrenci sayısına göre devlet okula ödeme yapıyor. Bu noktada ise öğrencileri okula çekmek önemli hale geliyor.


Veliler sınıfları gezerken, her sınıfta farklı bir süsleme ve aksiyonla karşılaştılar. Kimi sınıflarda öğrenciler çeşitli performanslar sergiledi. Kimi sınıflarda çocukları için workshoplar vardı. Kısacası eğlenceli ve keyifli bir gün oldu herkes için. Küçük okulumda toplanan para ise bir hayır kurumuna
aktarılacakmış. Güzel fikir!

En son katıldığım Christmas etkinliği ise bir müze ziyareti oldu. Mentorumun sınıfı ile kasabaya yakın bir diğer kasabada bulunan özel bir müzeye gittik. Müzede bir çok seramik çalışma sergileniyor. 




Ayrıca çocuklar için bir de ufak workshop hazırlamışlar. Çocuklarla birlikte vakit geçirmek gerçekten çok keyifliydi.




Yarın yani Pazartesi günü ise hiç derslerine girmediğim mini mini 2. sınıflar ile bir kale ziyaretinde bulunacağız. Şimdiden çok heyecanlıyım. İyi geçeceğine eminim. Detaylar çok yakında burda okuyabilirsiniz. 

Christmas bizlerin bayramı değil ya da bizler için özel bir anlam ifade etmiyor. Ama yapılan süslemeler, insanların hazırlıkları ve bu atmosferin bir parçası olmak beni çok mutlu ediyor.

Sevgiyle kalın, en önemlisi ise hep mutlu olmaya çalışın!


7 Aralık 2013 Cumartesi

Christmas Zamanı Bouzov Bir Başka

Bouzov Kalesi...Moravia bölgesinin en önemli, en görkemli ve Christmas hazırlıklarına en güzel şekilde en sahipliği yapan bir kale. Birkaç ay önce mentorumla birlikte ziyaret ettiğimiz kaleyi bu sefer Christmas programı için ziyaret etme şansı elde ettim ve çok eğlendim.

Kaleye buradaki tek yaşıt arkadaşım olan Martina, annesi ve erkek arkadaşı ile gittik. Martina benim büyük okulumdaki bir öğretmenin kızı. Annesi ingilizce bilmiyor maalesef ama Martina'yla iyi arkadaş olduk. Sohbeti güzel, kendi güzel :) Neyse efendim, kaleye vardığımızda daha programın başlamasına 40 dk vardı. Bizde bu zamanı değerlendirmek adına bu soğuk hatta buz gibi havada ısınmak üzere "punc" almaya karar verdik. O nedir diye sorarsanız meyveli, şekerli, sıcak bir içecek. Alkollü ve alkolsüz olmak üzere iki seçeneği var. Ben, çocuklar için yapılan alkolsüzünü denemeye karar verdim. Çayı ve kahveyi şekersiz içen biri olarak "punc"ın çok şekerli oluşu rahatsız etmedi beni ve keyifle bitirdim sıcak içeceğimi.


Program başlamadan önce bu güzel kaleyi sisler içinde resmetmeyi de tabi ki unutmadım :)

Programın içeriğine gelince; her odada sizi ya bir tarihi ya da korkutucu bir karakteri bizleri bekliyordu. Yılın bu zamanı için çeşitli hikayeler anlattılar. Yani öyleymiş. Martina bana anlatılarını kısa bir şekilde çevirip özetledi. Bir odasında ise Bouzov'un çeşitli kurabiye ve pastaları yapılmış ve sergileniyor. Gelen konuklar ise en iyiyi seçebilmek için oy kullanıyor. Elbette, hemen oyumu kullandım. Gerçekten çok başarılı çalışmalar vardı, bu yüzden oyumu verirken seçmekte zorlandım.

Programın bir noktasında ise ufak da bir konser vardı. Okulumuzun müzik dersi hocası Vladka burada eşi ile birlikte Christmas programı konserinde konuklara şarkılar söylüyor. Ne tatlı :)

    

















Program kapsamında daha önceki ziyaretimde gösterilmeyen mutfağı ve kalenin açık çatısını görme fırsatı da elde ettim. Mutfakta çeşitli Çek lezzetleri konuklara ikram ediliyor, çocuklar için ise hazırlanmış küçük hediye paketleri veriliyordu. Eee çocuk olmasam da yabancıyım diye hemen aldım bu sevimli paketlerden bir adet. :) Aslında almak aklımdan geçmemişti ama Martina al al diye ısrar edince almak kaçınılmaz oldu. Sonuç: Bir adet St. Nicholas kurabiyem, iki elmam, bir adet Bouzov kartpostalım ve bir adet küçük tahta domuzcuğum oldu.

Günün sonunda çok üşümüş (kale taştan olduğu için iliklerime kadar dondum diyebilirim), ama çok keyifli zaman geçirmiş olarak yurduma döndüm. Çek Cumhuriyeti'nde Christmas tüm heyecanıyla devam ediyor. Beni okumaya devam edin, bu güzel etkinlikler hakkında bir sürü şey öğrenin. :)

4 Aralık 2013 Çarşamba

Hayalim "Interrail" gerçek oluyor!!

Daha Comenius Asistanlığı için başvurmadan önce bile yurttayken hayali kurardık Beste ile. Para bulsak da iş hayatına atılmadan, çoluk çocuğa karışmadan önce bir Interrail yapsak diyorduk. Bu konuşmalarda çok değil belki de 1-1,5 yıl sonra bu hayali gerçekleştirmek için en büyük adımı attık ve Interrail biletlerimizi aldık. 

Comenius Asistanlığı'na kabul aldığımızda Interrail yapmak için elimize bir fırsat geçti demiştik. Asistanlık başladıktan sonra tatillerimizin hangi zamanlar olduğunu öğrendik ve en uygun zaman olmasa da tek uygun zamanın Christmas zamanı olduğunu gördük. Niye en uygun zaman değil dedim çünkü soğuk! Bu soğukta Interrail yapmak için ya deli olmak gerek ya da çaresiz. Biz daha çok ikinci kategoriye aidiz, çünkü daha önce de dediğim gibi tek uygun zaman.

Tatil 17 gün. Biz de bu sebeble "15 days continuous" bilet aldık gezimiz için. Bu macerayı 3 arkadaş yaşayacağız. Ben, Beste ve Fatih. Aynı bölümü bitirdik, aynı yurtta kaldık, beraber yedik içtik, beraber asistanlık için Avrupalara geldik derken bu beraberliğe yeni birşey daha eklemeye karar verdik. Yani hayatımızın macerası diye adlandırdığım bu geziye beraber çıkacağız. 

Rotamız ise bir aksilik olmaz ise şöyle:

Berlin
Amsterdam
Paris
Madrid
Barselona
Zürih
Roma
Pisa-Florensa
Venedik
Münih

Kısa zaman içinde epey yer göreceğiz. Otel rezervasyonları da ayarlandı. 15 günlük zamanda 8 gece otelde kalacağız. Kalan geceler ise tren yolculuğu ile geçecek. 

Geziye 21 Aralık sabaha 09:00da Berlin'de başlayacağız ve 3 Ocak günü Münih'te bitireceğiz. 

Neler gördük, ne maceralar yaşadık diye merak ederseniz de tatil dönüşü hepsini yazacağım sizler için. Bekleyin :)

1 Aralık 2013 Pazar

Günler geldi, günler geçti :)

Bir de baktım ki neredeyse 1,5 aydır yazmıyormuşum!! Ne çabuk geçti bu kadar zaman inanın hiç anlamadım. Okuldaki ingilizce derslerim, bilgisayar derslerim, ülkemi tanıtmak için yaptığım sunumlar derken günler akıp gitmiş. 

Geleli 2,5 ay oldu bile. Kaldı 5 ayım. Ve ben geçirdiğim günler arttıkça, gideceğim gün yaklaştıkça derin bir üzüntünün içinde buluyorum kendimi. Hayat çok güzel,yabancı bir ülkedeyken ve tek başına yaşıyorken daha da güzelmiş :)

Eğer hayatınızda elinize böyle bir fırsat geçerse ke-sin-lik-le kaçırmayın diyorum. Tecrübeyle sabit :) Biliyorsunuz gelmeden önce ve geldiğim ilk zamanlar ne kadar çok endişem ve korkum vardı. Ama onların hepsi geçti ve gitti. Yabancı bir ülkede, dilini bilmediğim insanların arasında (2,5 ay geçmesine rağmen Çekçemdeki ilerleme bir arpa boyu desem yeridir :)) o kadar rahatım ve kendimi o kadar buraya ait hissediyorum ki. Belki de böyle hissetmemim en büyük sebebi burada mentorlarımın, öğretmen arkadaşlarımın ve öğrencilerimin bana karşı olan ilgi ve alakalıdır. Burada beni rahat ettirmek ve yalnız olmadığımı göstermek için uğraşan insanlar var. Bana cafede buluşmalar ayarlıyorlar, bowlinge çağırıyorlar ya da evlerinde konuk ediyorlar. Her asistan böyle şeyler yaşıyor mu bilemem ama çerçevenin dışından baktığımda sevildiğimi ve ilgilenildiğimi hissetmek çok güzel.

Yazmadığım süre içinde neler yaşadın derseniz kısa bir özet geçmek iyi olacaktır.

Ekim'in son haftası iki okulumda da  Cumhuriyet'in Kurulumu ve İslam ile ilgili sunum yaptım.

Bu sunumların olduğu zaman aynı zamanda doğum günümün olduğu haftaya geldiği için öğrencilerimden bir sürü hediyeler aldım. :)

Mentorum bana üzerinde Türk Bayrağı olan bir doğum günü pastasını elleriyle yaptı. (Boşuna bana iyi bakıyorlar burada demiyorum. :)

Belçika'ya can dostum güzel insan Beste'yi ziyarete gittim. 3 günde Belçika'nın gezilmedik büyük şehrini bırakmadık.

Belçika'dan sonra ufak bir Fransa-Lyon'daki teyzeme aile ziyaretinde bulundum ve harika zaman geçirdim. Tabi Paris'e gitmeden de dönmedim.

Kasım ayında ise Mustafa Kemal Atatürk ve Türk Eğitim Sistemi sunumlarımı yaptım.

Türkiye'den abim beni ziyarete geldi.


Evet geriye dönüp baktığımda 1,5 ayda yaşadığım kayda değer önemli şeyler bunlar. 

Hayat güzel, Çek Cumhuriyeti'ni seviyorum. Ve ben mutluyum...

Bir sonraki yazıma kadar hoşçakalın, mutlu kalın dostlar :)