Fun Afternoon’dan sonraki organizasyon biraz daha kapsamlıydı.
26 Eylül Avrupa Dil Günü olarak kutlanıyormuş. Küçük okulumdaki öğretmen
arkadaşlarım bu sene Türkçe ve Türkiye temalı bir gün istediklerini bunun için
hazırlık yapmamı istediler. Tabi tüm yük benim üstümde değildi. Diğer hocalar
da ufak sunum, oyun vs. şeyler hazırlamışlardı.
Önce güne Çek Cumhuriyeti'nin milli marşını dinleyerek başladık. Daha sonra
elbette ki İstiklal Marşı'mızı dinledik, hem de ayakta ve saygı duruşu
pozisyonunda.
Güne okulun öğretmenlerden İrena'nın Türkiye hakkındaki kısa sunumuyla devam
edildi. Ben de bir sunum hazırlamıştım ama öğrenciler 6-10 yaş aralığında
olduğu için bu kısım direk olarak Çekçe ve Çek bir hoca tarafından anlatıldı.
Daha sonra Türkiye hakkında tanıtıcı video izledik. Takibinde Türkiye'deki
okulları yansıtan ve hazırladığım resimleri gösterdim. Buradaki okullarla
Türkiye’dekiler arasında epey fark vardı. Üniforma giyilmesi, her Pazartesi ve
Cuma İstiklal Marşı’nın okunması onlara ilginç gelen birkaç detaydan biriydi.
Türkiye'deki okullardan sonra, tüm çocukların sevgilisi olan Pepee'den iki ekmek aldım şarkısını dinledik ve çocuklar tek kelime ile ba-yıl-dı-lar. Bir gün önce şarkının sözleri tahtaya yazılmış ve şarkıyı dinlerken bu küçücük çocukların şarkıyı söylemeye melodiye ayak uydurmaya çalışmaları görülmeye değerdi :)
Mentorum Hana'nın hazırladığı "Türkçe Kelimeyi Bulma" da epey
keyifli bir aktiviteydi. Örneğin; ekranda bir çok dilde "Merhaba"
yazıyordu ve çocukların Türkçe olan bulması isteniyordu. Bir tanesi hariç
hepsini kolaylıkla buldular. Bulmakta zorlandıkları kelime ise "Okul"
idi. Çünkü bir çok dilde bu kelime birbirine yakındı; school, skola, eschuela
gibi...
Diğer sunumum aile hakkındaydı. Bütün çocuklar ebeveynimi, abilerimi ve
yeğenlerimi merak ediyordu. Resimlerde ilgilerini çeken şey ise annem eşarplı
oluşuydu. Hepsine bir gün önceden söylenmişti bu yüzden hepsi tülbent, şal vb
şeylerle gelmişlerdi o gün okula ve onların başlarını örtmemi bekliyorlardı. Bu
durum onlar için heyecanlı ve değişikti.
Öğrencilere şallarını bağlamadan ve Damat Halayı için, evet yanlış
okumadınız, Damat Halayı için spor salonuna inmeden önce günün hatırası olan
"Nazar Boncuğu"nu tek tek kendi ellerimle her çocuğun yakasına
iliştirdim. Hepsi çok mutlu görünüyordu. :)
Son olarak spor salonuna gittik ve tek tek her öğrencinin başını
getirdikleri eşarp veya şala göre bağlamaya çalıştım. Çalıştım diyorum çünkü
bazı çocuklar eşarpla veya şalla yakında uzaktan alakası olmayan örtüler
getirmişti.
Tüm hazırlıklar tamamlandıktan sonra, müzik başlamadan önce onlara adımları
öğrettim. Sonra da keyifle müzik eşliğinde dans ettik :)
Günümüz böylece sona erdi. Daha sonra öğretmenler internetten bulup
hazırladığım Pepee, Nasreddin Hoca, Keloğlan ve Türk Bayrağı resimleri olan
kâğıtları çoğaltıp boyamaları için öğrencilere dağıtmış. Çok tatlı :)